Kolajen sentezi için en kritik vitaminlerden biri C vitamini. Vücut, kolajen üretirken bu vitamini aktif olarak kullanır. Portakal, kivi, çilek, brokoli gibi besinler C vitamini açısından oldukça zengindir. Ayrıca cilt bakımında da C vitamini serumları bu süreci destekler.
Ev yapımı kemik suyu ya da jelatin, doğal kolajen kaynaklarıdır. İçerdikleri amino asitler sayesinde vücudun kolajen sentezine katkı sağlarlar. Haftada birkaç kez çorba şeklinde tüketmek bile ciltte fark yaratabilir.
Güneşin zararlı UV ışınları, kolajen liflerine zarar verir. Güneş koruyucu kullanmak, sadece leke oluşumunu değil, kolajen yıkımını da engeller. Her mevsim düzenli güneş kremi kullanmak bu yüzden önemlidir.
Aşırı şeker tüketimi, "glikasyon" adı verilen bir süreçle kolajen liflerinin sertleşmesine ve zarar görmesine yol açar. Rafine şeker yerine meyve şekeri ya da bal gibi doğal kaynaklara yönelmek, kolajen sağlığını korumaya yardımcı olur.
Yaban mersini, nar, yeşil çay ve koyu yeşil yapraklı sebzeler, antioksidan açısından zengin gıdalardır. Antioksidanlar, serbest radikallerle savaşarak kolajen yıkımını önler.
Günümüzde piyasada hidrolize kolajen içeren toz, tablet ya da içecek formunda birçok ürün var. Bu takviyeler, vücutta daha kolay emildiği için kolajen üretimini destekleyebilir. Elbette burada kaliteli markalar tercih etmek önemli.
Kaliteli bir uyku, vücudun onarım sürecine girmesi açısından çok değerlidir. Uyku sırasında büyüme hormonu salınır ve bu da kolajen üretimini olumlu etkiler. Aynı şekilde stres de vücutta kortizol hormonunu artırarak kolajen sentezini baskılayabilir.
Cildin genç ve sağlıklı kalmasını desteklemek, yalnızca dıştan değil içten de bir bakım gerektirir. Yukarıdaki önerileri günlük yaşamınıza dahil ederek, kolajen üretiminizi doğal yollardan artırabilir, cildinizin zamana meydan okumasını sağlayabilirsiniz.